Türkiye Barolar Birliği’nin 36’ıncı Olağan Genel Kurulu’nunda dün gerçekleşen seçim sonucu Metin Feyzioğlu’na karşı yarışarak yeni TBB Başkanı seçilen Erinç Sağkan, Habertürk ekranlarında Fatih Altaylı’nın sorularını yanıtladı.
“DELEGELER ÜZERİNDE BASKI OLUŞTURULMAYA ÇALIŞILDI”
Eski TBB Başkanı Metin Feyzioğlu hakkında sözlerine başlayan Sağkan şunları söyledi:
“Önceki dönem TBB, insan hakları konusundaki ihlallere suskundu. Çoklu baro olayı da bu konuda bir kırılma oldu. Önceki dönem başkanı bizzat bu yasayı destekledi. Bu baroların kuruluş süreçlerinde kamu kurumlarındaki avukatlara baskılar yapıldı. İnsanlar ekonomik olarak açlıkla sınanmaya çalışıldı. Delegeler üzerinde de baskı oluşturulmaya çalışıldı.
“İKTİDARIN YANINDA KONUMLANMASI OLARAK ALGILANDI”
Seçimleri kazanmamız ile ilgili dün itibariyle kamuoyunda çok büyük bir algı ortaya çıktı. Bunu görüyoruz. Türkiye bir Anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yönetilmeye başlandı. Yargının gerekli görevlerini yerine getiremediği bir süreci yaşamaya başladık. Sayın Feyzioğlu’nun geçtiğimiz dönemde yargı eliyle oluşturulan hukuksuzluklara sahip çıkması, bunlara karşı bir duruş sergilememesi de, iktidarın yanında konumlanması olarak algılandı. O nedenle gelinen süreçte Sayın Başkan’ın kaybetmesi kamuoyu tarafından büyükşehir belediyelerindeki zafer gibi yorumlandı.”
Sağkan’ın geriye kalan açıklamalarından satır başları şu şekilde:
Ankara 2 Nolu Baro hakkında kurucular kurulunda bazı isimlerin gerçekten avukat olup olmadıkları konusunda bile bir tartışma var. Biz bu listeyi gördük. Bu konuda titizlikle çalışmalarımızı yürüteceğiz. TBB yönetimine gelmemizle birlikte, burada 2 binin üzerinde avukatın olup olmadığı konusunda bir inceleme yapma şansımız olacak.
KADIN ADAY SAYILARI
Çok sayıda baro, çoklu baroya karşı demokratik haklarını kullanıp bir tepki gösterdiler. Listemizi belirlerken de 22 Haziran ruhunu yansıtan bir çalışma gerçekleştirmeye çalıştık. Ben listeleri kendim belirlemedim. Örneğin Akdeniz Bölgesi kendi içerisinde bir çalışma yaptı. Diğer bölgeler de öyle.
Öte yandan bölgeler çalışmalarını yaparken, kadın ve erkek adayların sayısıyla ilgili bir kıstas gerçekleştirilmedi. Bu konudaki eleştirileri haklı buluyorum.
“HUKUK FAKÜLTESİ SAYISI ARTTI, EĞİTİMİN NİTELİĞİ DÜŞTÜ”
Son 8 yılda hukuk fakültesi sayısı ise yüzde 25 oranında arttı. Eğitimin niteliği de düştü. Ekonomik bir kaos da var. Temeli hak savunuculuğu olan meslek maalesef bu felsefeden uzaklaşmaya başladı.
Ülkemizde hiçbir yurttaş savunmasız kalmayacak dedik. Bunun birçok örneğini verebilirim. Ankara Barosu olarak birçok ihlale karşı durduk. Tıpkı iptal edilen İBB seçimleri gibi. Öte yandan Barolar Birliği baskı unsuru da olacak.
Geçenlerde video ile kayıt alınmasının engellenmesi ile ilgili genelge Danıştay kararıyla iptal edilmişti. Bu genelgeye Ankara ve Antalya Barosu olarak itirazda bulunmuştuk.
DİYANET İŞLERİ TARTIŞMASI
Hiçbir dini değere hakaret olmadığı ortada. Ama çok enteresan şekilde bizler hakkında kamu görevlilerine hakaretten iddianame düzenlendi. Üstelik hiçbir suç unsuru olmayan bir açıklama için yapıldı. Ben halen cesur savcı ve hakimlere inanıyorum. O dosyadan beraat edeceğimizi biliyorum.
KADINA YÖNELİK ŞİDDET
Aynı yöntemleri kullanıp farklı sonuçlar alamayız. Türkiye’de kadına dönük cinsel saldırı ve şiddetin çoğu maalesef evin içerisinde kalıyor. Bu tür olayları Bakanlık takip ediyor. Ama biz evin içerisinde kalanı ortaya çıkarmalıyız. ‘Evet gidip anlatırsam bana destek verecek, sırrımı koruyacak bir mekanizma var’ demeli şiddete uğrayan kadınlar.”