Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hüseyin Gazi Cemevi’nde katıldığı muharrem ayı iftarında konuştu.
Burada bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, manevi önderlerden merhum Alvarlı Muhammet Lütfi Efendi’nin Kerbela şehitlerini yad ettiği dizeleri okudu.
Bu dizelerin milletin Ehlibeyt’e, Kerbela’ya, Hz. Hüseyin’in şehadetine bakışını yansıttığını ifade eden Erdoğan, “Hepsinden öte bizim imanımızın ve inancımızın merkezinde Allah’a ve Resulüne kayıtsız şartsız bağlılık yanında Resulullahın ehlibeytiyle ona dost ve ümmet olan herkesi sevmek de vardır. Ehlibeyti sevmek bize Kur’an-ı Kerim ayetleriyle ve sahih hadisi şeriflerle de sabitlenmiş bir vecibedir.” diye konuştu.
Önde gelen muhaddislerden Tirmizi’nin, Hz. Peygamberin, “Allah’ı sizi rızıklandırdığı için sevin, beni Allah’ı sevdiğiniz için sevin, ehlibeytimi de beni sevdiğiniz için sevin.” buyurduğunu belirttiğini aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
“Müslim’de nakledildiğine göre Hz. Peygamber vefatına yakın bir zamanda şöyle buyurmuştur, ‘Ey insanlar dikkat ediniz ben bir beşerim, Rabb’imin ölüm elçisinin gelmesi ve benim ona icabet edip aranızdan gitmem yakındır. Sizlere hukuku ağır iki kıymetli emanet bırakıyorum. Birincisi Allah’ın kitabıdır. Onda nur ve hidayet vardır. Allah’ın kitabına sımsıkı sarılın onunla meşgul olun, onu öğrenin, öğretin, hükümlerini de anlayın. İkinci emanet, ehlibeytimdir. Ehlibeytim hakkında Allah’tan korkmanızı hatırlatırım.’ Ve devamında Peygamber efendimizin bu buyruğu maalesef Kerbela’da çiğnenmiş, yüreklerimize kıyamete kadar dinmeyecek bir acı bırakmıştır. Evet, Kerbela hadisesinin 1342. yıl dönümü vesilesiyle şehitlerin şahı Hz. Hüseyin efendimizi ve dostlarını matemle anıyoruz. Kerbela şehitlerimizi bize hak ve hakikat uğrunda canını hiçe sayarak mücadele etmek ahlakını miras bıraktıkları için minnet, rahmet ve dualarla yad ediyoruz.”
İslam dünyasında derin kırılmalara sebep olan bu olayın hicri 61, miladi 680 yılında vuku bulduğunu anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İnsanlık tarihinin en büyük ve zorlu mücadelesini veren Hz Hüseyin ve dostları, istisnasız herkese hak ve adalet mücadelesi yolunda bir numune-i imtisaldır. Bu olaydan yaklaşık 100 yıl sonra İslam’la şereflenen milletimiz ise Kerbela hadisesiyle ilgili kendisine has bir duruş geliştirerek ehlibeyt sevgisini en üst düzeyde devam ettirmiştir. Bu duruşun temel sebebi inancımıza olan sıkı bağımız ile Hz. Peygamberin ve ehlibeytinin hukukuna olan derin hürmetimizdir. Milletimizin Kerbela’ya bakışını belirleyen bir diğer sebep de mazlumun ve haklının yanında olma vasfımızdır.”
Mehmet Akif Ersoy’un “Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem” dizelerindeki düsturun Türk milletinin bin yılı aşan Müslümanlık tarihinin temel prensiplerinden olduğunu belirten Erdoğan, “Kerbela hadisesiyle ilgili milli duruşumuzun bir başka veçhesi de Hz. Hüseyin’e ve dostlarına tevella, bu felakete hırsıyla sebep ve alet olanlara ise teberra etmektir. Bunlar da işin iki önemli cephesi. Nitekim bizim tarihimizde Kerbela’ya sebep ve alet olan zalimler nefretle hatırlanırken isimleri telaffuz dahi edilmez. Kerbela hadisesini böyle bir tevhidi duruşla değerlendirmek bizim için ayrışma değil tam tersine birlik ve beraberlik vesilesidir.” değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, devlet tarihinde ehlibeyt sevgisinin sadece matemlerde, yaslarda, muharrem günlerindeki gelenek ve adetlerde değil geçmişten bugüne pek çok örnekte açıkça görüldüğünü aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yusuf Has Hacip tarafından yazılan ve dönemin idarecilerine nasihatler de içeren ilk Türkçe İslami eserlerden biri olan Kutadgu Bilig’de, “Hizmetkarlardan başka ve beyin adamları dışında münasebette bulunacağın kimselerden bazıları Peygamberin neslidir. Bunlara hürmet edersen devlet ve saadete kavuşursun. Bunları pek çok ve gönülden sev, iyi bak ve yardımda bulun. Bunlar ehlibeyttir, peygamberin uğurudur. Ey kardeş sen de onları sevgili peygamber hakkı için sev.” denildiğini anlattı. Erdoğan, şunları kaydetti:
“Evet biz ehlibeyti Allah için, peygamber hakkı için seviyor, ona olan hürmetimizle sahip çıkıyoruz. Selçuklu Sultanı Melikşah da meşhur veziri Nizamülmülk ile Atebatı Aliye’yi ziyaret etmiştir. Hz. Ali ve Hz. Hüseyin başta olmak üzere ehlibeyt büyüklerini, türbelerini onartan Selçuklu yöneticileri, bu mekanların civarlarını da mamur hale getirmeyi sağlamışlardır. Selçuklulardan sonra Atebatı Aliye’nin bulunduğu topraklara hakim olan Osmanlılar, Necef’de ve Kerbela’da yaptıkları çalışmalarla ehlibeyte olan hürmetlerinin gereklerini hep yerine getirmişlerdir. İşte bu anlayışla yad ediyoruz, yad etmeye devam edeceğiz. Rabb’im birliğimizi beraberliğimizi daim eylesin.”
“En muhtaç olduğumuz birlik anında…”
İftar sonrasında gazetecilere konuşan Hüseyin Gazi Kültür Sanat Vakfı Başkanı Mehmet Ali Ayyıldız, Türkiye’nin hemen her yerinden katılım olduğunu, 16 Alevi dedesi ile beraber yaklaşık 90 kişinin iftara katıldığını söyledi.
Ayyıldız, iftarda mersiyeler okunduğunu, lokma duası edildiğini ve lokmaların tüketildiğini anlattı.
İftarda herhangi bir talepte bulunmadıklarını ifade eden Ayyıldız, dergaha girmeden önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’a cemevlerine ibadethane statüsü verilmesi yönündeki beklentilerini dile getirdiklerini aktardı.
Ayyıldız, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Hüseyin Gazi Türbesine gelen Alevilerin tepedeki mağarayı da ziyaret etmek istediğini ancak askeri bölge olması nedeniyle buraya ziyarette bulunamadıklarını söylediklerini, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’a bu konuyla ilgili talimat verdiğini kaydetti. Mehmet Ali Ayyıldız, “Yakın zamanda inşallah Hüseyin Gazi mağarasını da hem Ankaralılara hem Türkiye’deki tüm Alevi yurttaşlarımıza açacağız.” dedi.