AK Partili Yasin Aktay: Sezen Aksu bu kadar tepkiyi hak etmedi…

‘Minik serçe’ lakaplı Sezen Aksu’nun beş yıl önce yayınladığı ‘Şahane bir şey yaşamak’ adlı şarkısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP lideri Devlet Bahçeli olmak üzere iktidara yakın birçok kişi ve medya kuruluşunun tepkisini çekmişti.

Erdoğan “Hz. Adem efendimize kimsenin dili uzanamaz; o dilleri yer geldiğinde koparmak bizim görevimizdir” derken, Bahçeli de “Serçeysen serçeliğini bil, sakın kuzgunluğa heves etme” ifadesini kullanmıştı.

Özellikle sosyal medyada Aksu’ya yönelik hakaret ve tehditler sürerken, AK Parti Genel Başkan Danışmanlığı görevini de yürüten Yeni Şafak gazetesi yazarı Yasin Aktay dikkat çeken bir değerlendirmede bulundu.

Aktay, yazısında tepki ve tartışmaların ilginç bir hal aldığını belirterek şunları söyledi:

“BU KADAR TEPKİYİ HAK ETMEDİĞİNE DAİR ÇOK GÜÇLÜ BİR KANAAT VAR”

“Geçtiğimiz günlerde Sezen Aksu’nun Hz. Âdem ve Havva’ya hakaret olarak algılanan “Harika Bir Şey Yaşamak” isimli şarkısıyla ilgili tepkiler ve tartışmalar, doğrusu ilginç bir hal aldı. Gözlemleyebildiğim ilginçlik aslında sosyal medyadaki tepkilerle özellikle takip edebildiğim çok sayıda WhatsApp grubundaki değerlendirmeler arasındaki bariz fark. Tamamı muhafazakâr, İslâmî kesimden insanlardan oluşan bu gruplarda Sezen Aksu’nun bu sözleri hakaret maksadıyla söylememiş olduğuna ve, elbette lafız yanlış olsa da, bu kadar tepkiyi hak etmediğine dair çok güçlü bir kanaat var.

Hz. Âdem’in peygamberlik öncesi haliyle işlediği günah tarih boyunca her zaman birçok edebiyatın, şiirin imgesel kaynağı veya tasavvufi, felsefi değerlendirmelerin konusu olmuştur. Bu konuda edebi veya sanatsal muhayyilenin kendi gramatik yapısı olduğu muhakkak. Elbette hiçbir şey açıkça bir peygamberi veya İslâm’ın veya herhangi bir dinin kutsalına hakareti haklılaştıramayacağı kaydıyla…

“AKSU’NUN ‘IŞIK DOĞUDAN YÜKSELİR’ ALBÜMÜNÜ HAYIRLA ANIYORLAR”

Bu kanaati paylaşanların büyük çoğunluğunun Sezen Aksu’nun geçmişte aynı zamanda ‘Işık Doğudan Yükselir’ albümündeki Yunus Emre, Mevlânâ ve Âşık Daimi’nin sözlerine yaptığı muhteşem bestelerini hayırla anıyor olmasını da zikretmek gerekiyor. Doğrusu doksanlı yılların karanlık ortamında Türkiye’nin zedelenen manevi iklimine bu albümün tatlı bir esinti gibi geldiğini unutmak mümkün değil.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir