İskoçya’daki Edinburg Üniversitesi’nden Astrobiyoloji Profesörü Charles Cockell ve ABD’deki Portland Eyalet Üniversitesi’nden Antropolog Dr. Cameron Smith, insanlığın çok gezegenli olma girişimlerinin tehlikelerine dikkat çekti. Metro’ya konuşan iki bilim insanı, Homo sapiens’in iklim krizi vb. nedenlerle yok olmaktan kurtulmak için uzaya açılmasının şart olduğunu ama zorlu koşullar altında yamyamlığın bile baş gösterebileceğini söyledi.
Teknoloji milyarderi Elon Musk ve ABD Havacılık ve Uzay Ajansı (NASA) başta olmak üzere, uzay endüstrisinin birçok mensubu çok gezegenli olmak için önce Ay ve Mars’a, ardından da başka gezegenlere açılmak ve buralarda koloniler kurmak gerektiğini savunuyor. Bu kolonilerin önce Ay ve Mars’ta denenebileceği fikrine katılan iki bilim insanı ise söz konusu gök cisimlerinin yaşama elverişsiz yüzey koşulları nedeniyle nihai hedefler olamayacağını ifade etti.
İkiliye göre Jüpiter’in uydusu Callisto ve Satürn’ün uydusu Titan, kısa vadede en olası varış noktaları gibi görünüyor. Ancak gıda kıtlığı, hastalık ve kendi kendine yetememe gibi tehlikeler bu uzak gök cisimlerinde kurulacak kolonileri bekliyor. Bu nedenle Ay ve Mars deneyleri çok önemli.
”TARİHSEL ÖRNEKLER VAR”
Astrobiyoloji profesörü Cockell, “Sistemler gerçekten güvenilir olmalı ve bu yüzden önce test edilmeleri gerekiyor” ifadelerini kullandı: ”Tarihsel örnekler var. Mesela Franklin’in mürettebatı 19. yüzyılın sonlarında gemilerle Kuzeybatı Geçidi’ni bulmaya çalıştı. Ellerinde o zamanlar mevcut olan en gelişmiş teknolojiler ve konserve yiyecekler vardı ama yine de kayboldular, mahsur kaldılar ve sonunda yamyamlığa başvurdular.”
Sör John Franklin, 1844’te Britanya’nın coğrafi keşif girişimleri kapsamında bir seferin başına geçmişti. Donanmanın iki önemli gemisi HMS Erebus ve HMS Terror’ün kullanıldığı seferde gemiler, Kanada Arktik Takımadaları’ndaki Kral William adası açıklarında, buzlar arasında sıkışıp kalmıştı.
“Kısacası izole edilmiş insan toplulukları en iyi teknolojiyle bile çok hızlı bir şekilde yozlaşabilir” diyen Cockell, sözlerini şöyle sürdürdü: Bir grup insanı Callisto’ya koyarsanız, işler ters gitmeye başlar. Mesela bitki yetiştirme modülü bozulur. Hayatta kalmanın başka bir yolu yoksa birbirlerini yiyeceklerdir.
UZAYDA ORTAÇAĞ ÇİFTÇİLİĞİ
Antropolog Dr. Smith, gıda kaynaklarının kilit unsur olduğu fikrine katıldığını aktardı: Yapmaları gereken ilk şeylerden biri, gerçekten iyi bir çiftçilik sistemi kurmak ve büyük miktarda gıda depolamak. Dünya tarihinden örnekler veren antropolog, insanların bu sistemi kurmayı başarabileceği hususunda daha iyimser. Ona göre Dünya dışında benimsenecek çiftçilik tarzı, Ortaçağ topluluklarından ilham alabilir.
“İnsanlar çiftçiliğe ilk başladığında birkaç yüz kişilik küçük köylere yerleşti. Bu yerleşimler diğer çiftçi köyleriyle asgari ölçüde temas kuruyordu” diyen bilim insanı, şöyle ekledi: Yedikleri her şeyi yetiştirdiler, giydikleri her şeyi yaptılar, her şey kendi kendine yeten, yerel bir sistem üzerine kuruluydu. Kralları yoktu, orduları yoktu. Bu bir ütopya değil ama bir şekilde başardılar. Muhtemelen biz de böyle bir şey yapabiliriz.
ÖLEN ARKADAŞLARININ CESETLERİNİ YEMİŞLERDİ
Ayrıca Dr. Smith, yamyamlık söz konusu olduğunda nispeten “iyimser” düşündüğünü aktardı. Bilim insanı, Uruguay’ın Old Christians adlı rugby takımının başına gelen uçak kazası örneğini verdi. 1972’de milli takımı taşıyan 571 sefer sayılı uçak And Dağları’nda düşmüş ve 45 yolcudan 12’si kaza esnasında ölmüştü. 16. günde çığ düşmesi sonucu 8 kişi ve 60. güne kadar soğuk ve açlıktan 3 kişi daha hayatını kaybetmişti. Sonuçta 16 kişi kurtarılmıştı. Ancak bu kişilerin, ölen arkadaşlarının cesetlerini yiyerek hayatta kaldığı ortaya çıkmıştı.