Akdeniz Su Ürünleri Araştırma Üretme ve Eğitim Enstitüsü (AKSAM), birçoğu Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN) kırmızı listesinde nesli tehlike altındaki türlerden olan Türkiye’de 180 civarındaki bölgesel veya noktasal endemik balık türlerinin korunması, üretimi ve gelecek nesillere aktarılabilmesi için proje başlattı.
Türler için gen bankası niteliğindeki projede ilk etapta, Antalya ve çevresindeki nesli yok olmak üzere olan 5 endemik balık türü, laboratuvar ortamına alındı.
AKSAM’ın Antalya Kepez Su Ürünleri Üretme İstasyonu’nda endemik türlerden 3’ünün üreme çalışmaları başarıyla sonuçlandı, 2’si için de çalışmalar sürüyor. Bu balıklar sadece Acıgöl’de yaşayan Anatolichthys transgrediens (dişli sazancık) sadece Kırkgöz ve Nemrut Gölü’ndeki Paraphanius mentoides (Dişli sazancık), Boğaçayı ile Manavgat- Peri Köprüsü arasında iç sulardaki Capoeta antalyensis (Antalya sarı balığı) ve Alburnus baliki (inci balığı) ile Kırkgöz Kaynağı ve Düden Pseudophoxinus antalyae (Antalya çiçek balığı).
180 ENDEMİK TÜRÜN NESLİ TEHLİKEDE
Ekoloji ve Kaynak Yönetimi Bölüm Başkanı Dr. Soner Çetinkaya, ülkemizin tür çeşitliliği açısından oldukça zengin olduğunu, şu ana kadar 180 civarında endemik balık türü tespiti yapıldığını söyledi. Bir kısmının ülkenin farklı noktalarında, bir kısmının da sadece bir noktada, noktasal endemik olarak varlığını devam ettirdiğini anlatan Çetinkaya, “IUCN kriterlerine göre, iklim değişikliği ve beşeri faaliyetler nedenleriyle ne yazık ki bu 180 endemik türümüzün çoğunluğu kırmızı liste dediğimiz nesli tehlike altında, yok olmayla karşı karşıya olan türler” dedi.
Enstitüdeki çalışmaların ilk etabında Antalya ve çevresinden 5 türü getirdiklerini aktaran Çetinkaya, “Burada üreme çalışmalarını başlattık, bir kısmı adaptasyon aşamasında, bir kısmının üretimini de gerçekleştirdik. Sadece bu 180 türden 5’inin yetiştiriciliğini yapabilmek, soyunun devamını sağlayabilmek yeterli değil. Ülkemizin sahip olduğu bu biyolojik zenginliği koruyabilme adına eğer projelendirip kaynak sağlayabilsek türlerin tamamını koruma altına almak istiyoruz. Tabi ki bu yoğun emek, kaynak ve yetişmiş insan gücü gerektiriyor” diye konuştu.
DÜNYADA SADECE ACIGÖL’DE YAŞIYOR
Çetinkaya, dünyada sadece Denizli-Çardak ile Afyon-Başmakçı ilçeleri arasındaki Acıgöl’de bulunan noktasal endemik bir dişli sazancık türü Anatolichthys transgrediens’ün, gölde istilacı bir tür olan sivrisinek balığının baskısıyla, varlığının oldukça azaldığını kaydetti. Gölden getirdikleri anaçlarla, neslinin devamı için bu türün üretim çalışmalarına başladıklarını kaydeden Çetinkaya, adaptasyon çalışmalarının sürdüğünü dile getirdi.
Dünyada sadece Antalya-Kırkgöz kaynağı ile Bitlis-Tatvan’daki Nemrut Krater Gölü’nde varlığı bildirilen endemik tür Paraphanius mentoides’in de (dişi sazancık) örneklerinin getirilerek stok oluşturduklarını dile getiren Çetinkaya, “Nesli tehlike altındaki türler (kırmızı liste) arasında bulunmaktadır. Enstitüde üretimi için küçük bir anaç stoku oluşturulmuştur” ifadesini kullandı.
KURUYAN ÇAYDAN KURTARILDILAR
Diğer nesli tehlike altındaki 2 türden Pseudophoxinus antalyae’nin (Antalya çiçek balığı) Kırkgöz, Düden Çayı ve Boğaçayı’nda görülebildiğini belirten Çetinkaya, Alburnus baliki’nin (İnci balığı) ise Manavgat Irmağı ile Boğaçay arası sularda yaşayan endemik ve nesli tehlike altındaki türler olduğunu söyledi.
Çetinkaya, Antalya çiçek balığının Boğaçayı’ndan sınırlı sayıda alınan bireyiyle adaptasyonun sağlandığını ve bu yıl yavru alındığını kaydederek, “Boğaçayı’nın kuruyan bölgelerinde ölmek üzere olan inci balıklarının kurtarılması sırasında türün bireylerinin sınırlı bir kısmı enstitümüz havuzlarına getirilerek bir anaç stoku oluşturuldu. 1 yıllık bakım çalışmaları sonucunda uyum sürecini tamamlayan balıklardan bu yıl yavru aldık” diye konuştu.
ANTALYA SARIBALIĞI, YENİLEBİLEN BİR TÜR
Antalya sarıbalığı Capoeta antalyensi’in sadece Boğaçayı ile Manavgat-Peri Köprüsü arasındaki iç sularda dağılım gösterdiğini söyleyen Çetinkaya, nesli tehlike altındaki bu türün anaçlarından da yavru almayı başardıklarını belirterek, tüketiliyor olması nedeniyle, bu amaçla da bir çalışma yaptıklarını kaydetti. Çetinkaya, “Bu balığı şöyle de önemsiyoruz, maalesef küresel iklim değişikliği var ve sularımızın artık niteliği ve miktarı değişmeye başladı. Geleceğe hazırlıklı olabilme adına da, çünkü bir süre sonra alabalık yetiştirdiğimiz sularda yetiştiremeyecek hale geleceğiz. Dolayısıyla da buna seçenek oluşturmamız, hazırlıklı olmamız lazım. Antalya sarıbalığını da geleceğe seçenek oluşturabilecek bir tür olarak değerlendiriyoruz” dedi.