Türkiye’de genel seçim tarihlerine bir buçuk sene kalmış olsa da yaşanan krizler muhalefetin ‘erken seçim’ çağrılarını arttırıyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve iktidar yetkilileri, seçimlerin 2023 haziranında düzenleneceğini tekrarlayıp dursa da atılan adımlar uzmanlar tarafından erken seçime hazırlık olarak yorumlanıyor.
Yeni Yaşam gazetesine konuşan Demirtaş, Erdoğan’ın son güne kadar iktidarda kalmaya çalışacağını söylerken, ‘baskın seçim’ ihtimalini de göz ardı etmedi: “Ancak ekonomik kriz, uluslararası ilişkilerdeki kriz, Cumhur İttifakı içindeki kriz gibi nedenlerle erken ya da baskın bir seçime de gidebilir. Doğrusu, bunu kestirmek pek kolay değil ama seçime her an hazır halde olmak gerekir.”
“SADECE TWEET ATARAK OLMAZ”
Demirtaş, erken seçimle ilgili şu çağrıyı yaptı: “Herkes ama herkes, kendisini şimdiden seçim görevlisi ilan ederek bulunduğu her yerde kararsızları etkilemeye çalışmalı, sandık eğitimi almalı, seçim kampanyaları başlar başlamaz da aktif kampanyalarda örgütlü bir şekilde görev almalı. Seçim ancak örgütlü toplumla demokratik kazanıma dönüştürülebilir. Herkes sivil, siyasi bir örgütlenmenin parçası olursa kesin sonuç almak daha kolay olur. Bu bakış açısıyla, herkesi örgütlenmeye davet ediyorum. İster partilerde ister meslek odalarında ister sendikalarda ister sivil hareketlerde mutlaka örgütlü bir yapıyla çalışmalı ve disiplinli bir mücadele yürütmelidir. Öyle, sadece tweet atarak olmaz bu iş. Sosyal medyayı amaç doğrultusunda etkili kullanmak önemlidir ama yeterli değildir. Meydanlarda, alanlarda, sahada olmak gerekir.”
“BİR DERDİM VAR BİN DERMANA DEĞİŞMEM”
Selahattin Demirtaş “Sizin derdiniz ne?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“Yeni ve sonuç alıcı bir siyaset tarzı yaratmak. Ardımızdan gelen gençlere, en azından bunu miras bırakabilmek benim için en önemli şey. Bunu yaparken zaman zaman içeriden ve dışardan şimşekleri üzerime çektiğimin farkındayım ama bunu zaten göze alıyorum. Kendi tarzımı oturtmak ve kalıcı hale getirmekte ısrarcıyım, bundan vazgeçmeye de niyetim yok.
Bir siyasetçi her şeyi bilmek zorunda değil ama hem çok yönlü ve yaratıcı olmalı hem kültürlü hem cesur hem de zarafetle donanımlı olmalı. Ben halen bu yönlü arayışımı sürdürüyorum. Oldum, piştim demiyorum ama siyasette geçen 30 yılımda belli bir mesafe kat ettiğimi de düşünüyorum. 1991 yılında İzmir’de HADEP gençliğinde başladığım siyasi yürüyüşüm birçok mecradan ve maceradan sonra şimdilik cezaevinde devam ediyor. Bir yere varmaya çalışmıyorum, yolun kendisi güzel zaten. Benim derdim yol.
Bir türküyle bitirelim, benim için de dinleyin lütfen: “Bir derdim var, bir dermana değişmem.”